Doğu Afrika’nın en gelişmiş ülkesi olan Kenya’da her yerde Hakuna Matata!” sözüyle karşılanırsınız. Anlamı: “Her şey yolunda, endişeye gerek yok.”
Kenya halkı son derece samimi ve misafirperver insanlar, her zaman güler yüzlü ve içten tavırlı olmaları hemen dikkat çekiyor.
1963 yılında ülkenin bağımsızlığını kazanmasından sonra hızla gelişen başkent Nairobi, günümüzde yaklaşık yedi milyon nüfusu ile önemli bir ticaret ve endüstri merkezi.
Hint Okyanusu kıyısında kurulmuş olan Malindi ve Mombasa tarihi liman şehirleridir. Roma İmparatorluğu döneminden beri Arap yarımadası ile yoğun bir ticaret yaşantısı olan Kenyalılar, Arap kültüründen etkilenmişler. Konuştukları dil Swahili’nin ismi Arapça kökenli “sahil” den geliyor. Ayrıca bölge mutfağında Arap etkisi oldukça belirgin.
Malindi bir haliç ağzında yer alıyor ve Vasco de Gama’nın 1498 yılında buraya gelmesinden sonra, Portekiz gemilerinin Hindistan yoluna çıkmadan önceki son önemli ikmal limanı olmuş. Tatlı su, kuru yiyecek ve yerel denizciler arasından rehber kaptan alan Portekizliler, gemileri ile buradan doğu rüzgarlarını yakalayarak Hint Okyanusu’na açılmayı tercih etmişler.
Bizlerse Kenya’yı en çok vahşi yaşamı, zengin fauna ve florası, milli parkları, gölleri ve en eski insan kalıntılarının bulunduğu Great Rift Vadisi ile tanıyoruz.